TÜRK HUKUK SİSTEMİNDE KAMU KURUMLARINDA EK DERS KARŞILIĞI ÇALIŞAN ÖĞRETMEN VE USTA ÖĞRETİCİLERİN KIDEM(İŞ SONU) VE DİĞER ALACAKLARININ ÖDENMESİ SORUNU
GİRİŞ :
Hukuk sistemimizde kamu kurum ve kuruşlarında(Bakanlıklar ve taşra teşkilatları ile Belediyeler ve bağlı kuruluşları vb. tüm kamu kuruluşları) “ek ders karşılığı görev verme” müessesi ilk olarak, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan 30/5/1974 tarihli KHK’nın 12. maddesi ile yürürlüğe konulmuş ve anılan düzenleme 15/5/1975 tarih ve 1897 sayılı kanunun 1. maddesi ile aynen kabul edilerek yasalaşmıştır. 647 sayılı Devlet Memurları Kanununun 89. maddesinde(1) yer alan bu yasal düzenleme halen yürürlüktedir.
Söz konusu yasal düzenlemenin yürürlüğe girdiği 30/5/1974 yılından günümüze kadar, eğitim ve öğretime ihtiyaç duyulan bir çok kamu kurum ve kuruluşunun bağlı olduğu bakanlığın teklifi ve bakanlar kurulu kararı(Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinden itibaren Cumhurbaşkanı kararı) ile “Ücretle okutulacak ders saatlerinin sayısı, ders görevi alacakların nitelikleri ve diğer hususlar” tespit olunmuş ve buna istinaden başta Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı gibi kamu kurumları ve bağlı kuruluşlarında işbu tarihe kadar binlerce kişi “ücretle ek ders karşılığı” görevlendirilmek suretiyle çalıştırılmıştır.
KONU İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER VE BAKANLAR KURULU KARARLARINDAKİ SORUNLAR:
Yukarıda kısaca açıklanan dayanak yasal düzenleme olan 647 sayılı Devlet Memurları Kanununun 89. maddesi ve ilgili bakanlıkların teklifi ile çıkarılan bir kısım Bakanlar Kurulu Kararları incelendiğinde, “ek ders karşılığı görevlendirilenlerle” ilgili olarak “Ücretle okutulacak ders saatlerinin sayısı, ders görevi alacakların nitelikleri vb. hususlar” düzenlenmesine karşılık, söz konusu görevlendirmenin sona ermesi/erdirilmesi halinde ödenecek kıdem(iş sonu) tazminatı ve diğer alacaklarının ödenip ödenmeyeceği veya ne şekilde ödeneceğine dair açıklık bulunmadığı görülmektedir.
UYGULAMADA KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ TUTUMLARI İLE İLGİLİ SORUNLAR:
Belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırı olan yasal durumun uygulamada hem konunun muhatabı olan kamu kuruluşlarında hem de uyuşmazlığa bakan yargı mercilerinde, duraksamaya ve eşitlik ilkesini bozacak tarzda farklı ve çelişik görüş, uygulama ve kararlara sebebiyet verdiği bir gerçekliktir.
Bu bağlamda uygulamada, kamu kuruluşlarında ek ders karşılığı görevlendirmenin sona ermesi/erdirilmesi halinde büyük bir çoğunlukla ilgiliye, kıdem(iş sonu) tazminatı ve diğer alacaklar hususunda böyle bir haklarının olmadığı sözlü olarak bildirilmekte; ilgili kamu kuruluşuna yazılı olarak müracaat eden bir kısım kişilere ise, “ilgili yasal düzenleme, bakanlar kurulu kararı ve genelgeler uyarınca ek ders ücreti dışında bir ödemenin yapılamayacağı” yazılı olarak bildirilmektedir. Böyle bir bildirime maruz kalan kişilerin büyük bir çoğunluğu kaderine razı olup herhangi bir hak arayışına girmemektedir.
Hak arayışına giren kişiler ise, öncelikle hukuk sistemi içerisinde kamuda çalışan olarak hangi kategoride(memur, sözleşmeli çalışan, işçi vb.) yer aldıkları; kıdem(iş sonu) tazminatı ile diğer alacaklarını alıp alamayacakları ve bu bağlamda hangi yargı yoluna(adli, idari) ne şekilde başvurulacağı hususlarında belirsizliklerle karşı karşıya kalmaktadırlar.
YARGISAL KARARLARDAKİ SORUNLAR:
Konuyla ilgili olarak verilen adli ve idari yargısal kararlar incelendiğinde, yukarıda açıklanan belirsiz yasal düzenleme, bakanlar kurulu kararları ve genelgelerin de etkisiyle; “ek ders karşılığı görevlendirilenlerin” hukuki statüsü ve bununla bağlantılı olarak, kıdem(iş sonu) tazminatı ile diğer alacaklarını alıp alamayacakları ve bu konularla ilgili uyuşmazlıkların hangi yargı yolunda(adli, idari) çözülmesi gerektiği hususunda birbiriyle çelişen ve çatışan kararlar verildiği görülmektedir.
“Ek ders karşılığı görev verme” uygulamasının 30/5/1974 tarihinde başladığı gözetildiğinde, aradan geçen bu kadar uzun zamana karşın yukarıda anılan hususlarda istikrarlı bir yargısal sonuca ulaşılamaması gerçekten hayret verici bir durumdur. Konunun muhatabı olan öğretmen ve usta öğreticilerin emek ve bilgileri ile topluma olan faydaları nazara alındığında, hem statülerinin hem de meşru hak ve alacaklarının ödenmesi hususunun belirsiz bırakılmasının hiçbir şekilde izahı mümkün görünmemektedir.
SONUÇ:
Tüm bu açıklamalar çerçevesinde meseleye bakıldığında akla gelen sorulardan birincisi, sayıları binleri bulan kamu kurum ve kuruluşlarında “ek ders karşılığı görev verilen” öğretmen ve usta öğreticilerin görevin sona ermesi/erdirilmesi halinde kıdem(iş sonu) tazminatı ile diğer alacakları hak edip etmedikleri; ikincisi ise, hak ettiklerinin kabulü halinde hakların nasıl bir usul takip edilerek talep edileceğidir.
Birinci sorunun cevabı kanaatimizce şu şekildedir: Uygulama ve yargısal kararlardaki istikrarsız tutumlara karşın, hukuk sistemimizde memur, sözleşmeli çalışan, işçi vb. ne adla anılırsa anılsın, ister kamuda isterse özel sektörde çalıştırılan herkesin ilgili kanunlarda öngörülen şartları sağladığı takdirde kıdem(iş sonu) tazminatı ve diğer hakları elde edeceğinde hiçbir kuşku bulunmamaktadır. Bu bağlamda kamu kurum ve kuruluşlarında “ek ders karşılığı görev verilen” öğretmen ve usta öğreticilerin de görevin sona ermesi/erdirilmesi halinde söz konusu hakları kazanacakları fiili uygulamalarımızda da görülen bir gerçekliktir.
İkinci sorunun cevabı ise: Meselenin karmaşıklığı ve her bir kamu kuruluşunun, hatta aynı kamu kuruluşunun farklı birimlerinin bile değişik tutum sergileyebildiği ve “ek ders karşılığı görev verilen” kişilerin durumlarının kendine özgü olduğu gözetildiğinde; hem ilgili kamu kuruluşunun yasal mevzuatının hem de hak sahibi kişilerin özel durumunun titizlikle incelenip ona göre bir yöntem izlenmesi gerekmektedir. Bu durumun hem hukuki bilgi hem de pratik tecrübe gerektirdiğinde kuşku bulunmamaktadır. Aksi halde yöntemin doğru belirlenmemesi, ya hak arama girişimini başarısız kılmakta ya da yıllarca devam edecek yargısal süreçlere sebebiyet vermektedir. Bu nedenlerle hak sahiplerinin şahsi girişimden ziyade, etkili olabilecek bir hukuki yardım almak suretiyle hak arama çabasına girmelerinin daha isabetli olacağı kanaatindeyiz.
01.10.2022
Not: Yazının tüm hakları saklıdır. Kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.